Başlıklar
Trader’ın Trajedisi
Bir trader için en zor şey nedir diye soracak olsanız, hatalı olduğunu kabul etmek derim. Profesyonel olanlar kazanılan, kaybedilen miktarla ilgilenmezler. Parayı artan ve azalan bir sayı olarak görmeye daha eğilimlidirler. Trade bir anlamda karmaşık sistemleri anlamaya yönelik bir spekülasyondur.
Peter Brandt,
“Zarar eden bir işlem bir şeyi yanlış yaptığın anlamına gelmez. İşlem yapmanın zor tarafı, doğruları yaparken de zarar edebileceğindir.”
Hedefini 12’den vuracak atışı yaptığında bunun hemen farkına varmazsın. Muhtemelen kayda değer bir süre fark etmeyeceksin. İşin daha da eğlenceli tarafı Peter’in haklı olması. Sayısız kere doğru analizi yapıp doğru işleme girmişken zarar edersiniz. Ve bu piyasaların doğasına tamamen uygundur. Peki neden, neden deneyim ve bilginizi kullanarak -şans eseri değil- girdiğiniz mükemmel bir işlemden korkarsınız, nasıl olur da zarar edersiniz? Bu belki başka bir yazının konusu olacak.
Çoğu trader berrak bir bakış açısına sahip değildir. Kazançlarında dopamin dolu bir coşku, kayıplarında ise trajedi yaşarlar. Gerekli olgunluğun bedelinin ise biraz ağırdır. Deneyimli bir trader, oldukça pahalıya mal olmuş süreçlerden sağ çıkmışları ifade eder.
Bazıları ise başarısızlıklarını konseptlerin çalışmadığına dayandırır. “Piyasa tamamen rastgele hareket eder ve kesinlikle öngörülemezdir.”
Rastgele Yürüyüş Teorisi kabaca şöyle ifade edilebilir;
1-Piyasa verimlidir ve tüm bilgiler hızlı ve doğru bir şekilde fiyatlara yansır.
2-Yeni bilgiler rastgele ve öngörülemez bir şekilde ortaya çıkar.
3-Fiyat değişimleri bağımsız ve normal dağılımlıdır.
4-Fiyat değişimleri geçmişe veya başka bir değişkene bağlı değildir.
Pek ala, yanılıyor olabilirler mi?
Kaotik her yapıda bazı paternleri keşfedebiliriz. Rastlantısallık paternleri keşfedene kadar bir iddia olabilir. Kontrol algısı kadar rastlantısallık da bir illüzyonsa…
Anlamak için kazanan ile kaybeden arasındaki farklara bakalım ve birkaç soruda bu meseleyi irdeleyelim:
Kazanan bir trader’ın avantajı nedir?
Bizler fiyatın nereye gideceğini bilmeyiz. Kahin değiliz, gelecekten kulağımıza kimse fısıldamıyor. Fiyatın yukarı mı aşağı mı gideceğini sorsanız hiçbir fikrim yok derim. Kaldı ki fiyat hareketlerini oldukça iyi tahmin edebilen bir analistim. Ama ne değeri var bunun? Sayısız kere de yanıldım ve sayısız kere de yanılacağım. Peki, tüm hatalarım ve doğrularımla buna devam etmemi sağlayan şey ne? Edindiğim avantaj ne?
1- Önemli olan ve olmayan?
Analizlerimizin doğru olup olmaması önemli değil, fiyatın nasıl ve hangi yönde hareket edeceğini tahmin etmemiz önemli değil. İşlem büyüklüğümüz önemli değil. Biz elinde elinde sihirli değnek olan, yıldızları bakıp paranın nereye akacağını bilen kişiler değiliz şüphesiz. Bunu yapabileceğini iddia edenler olsa da sonsuza kadar görmezden gelmeyi tercih ederim. Eğer kendimi rasyonel biri olarak ifade ediyorsam metotlarım da bu yönde olmak zorunda.
O an iyi mi kötü mü hissettiğimiz bile bir nebzeye kadar önemsiz olabilir. Tüm bunları ayıkladıktan sonra en önemlisi;
2- Risk yönetimimiz!
İşte, kazançlı bir trader ile kaybeden arasındaki en derin çizgi burada belirir. Risk iştahınız ve onu sınırlandırmada gösterdiğiniz disiplin. Bazı riskleri almak için cesur olmak gerekir. Acemi biri için stoploss kaybedilecek paranın miktarını gösterir, deneyimli bir trader içinse karlı bir işlemin maliyetini.
İlki kayıplarına odaklanmışken ikincisi kazancına odaklanır. İlki korkacak ve doğru analizlerinden eli boş dönecek diğeri ise cesurca hamlelerinin, bilginin ve en önemlisi disiplininin meyvesini yiyecek.
3- Trader’ın Zihni
Kılıç, kolun bir uzantısıdır. Kol ise zihnin! Bir zen Budist’i ile hasbihal etseydik bize böyle derdi. Sayısız veri ve metot arasında hangisinin daha doğru ve kullanılabilir olduğunu sorgularken buluruz kendimizi. Metodolojik olarak yatkın olduğumuz veriler daha güvenilirken diğerlerini görmezden geliriz. Sezgilerimizi ise çoktan kapının önüne koymuşuzdur. Karmaşık bir zihin karmaşık bir analiz, karmaşık bir analiz ise doğru bile olsa kötü karar getirir. Risk ve psikoloji yönetimi bir kenara bırakılmış ve tekrar umuda bağlanmışken bir işlemden elde edilecek başarı ne kadar başarı olarak kabul edilebilir?
4- Saf Zihin
Win rate’lerinin kaç beğeni alacağı önemsizdir. Kayıplarını gizleme gereği duymazsın. Çünkü bilirsin ki kayıp kazancın kardeşidir. Sadece yaptığı iş ile ilgilenen bir zihin saf olabilir. Neye odaklandıysa dışarıda hiçbir iz kalmaz. Kayıp ve kazanç tasavvurun dışarısındadır. Kayıpların ve kazançları önemsemez, tek hedefi bir sonraki noktada ne yapacağıdır. Her hareket yeni bir eylem, yeni bir karar, yeni bir risktir. Zihni bir kayıpta değil hedefine yönelmiş, odağının ötesini görmeyen bir noktaya gelmiştir. Ancak başarısını uçurumun kıyısında kutlayanlar bu deneyimi anlayabilir.
Sihirli bir dünyanın kapısını açmak mı istiyorsunuz (ciddiyim), öyleyse şu yazıyı okuyun:
Kondratieff Döngüleri ve Bitcoin
İyi bir indikatörü derinlemesine öğrenmek için: