World Wide Web kavramının hayatımıza ilk kez girdiği 12 Mart 1989 yılından itibaren internet dünyası inanılmaz bir hızla gelişti ve evrildi. Bugün sıklıkla duyduğumuz ve kimi zaman zihnimizde somutlaştıramadığımız Web 2.0 veya Web 3.0 gibi kavramlar, aslında tohumu 1989 tarihinde atılan Web 1 teknolojisinin bugünkü meyveleri olarak değerlendirilebilir.
İlk aşamada Web1 ile hayatımıza giren Netscape ve Encyclopedia gibi statik web sayfaları daha sonraları Web2 teknolojilerinin yaygınlaşması ile birlikte başka bir boyut kazanarak yerini Google ve Facebook gibi etkileşimli ve merkezi web sitelerine bıraktı. Buraya kadar nispeten aşina olduğumuz bu kronoloji şimdi yeni bir sabahın arifesinde gibi gözüküyor: yapay zeka, merkezi olmayan blok zincirler ve NFT’ler gibi yeni teknolojiler üzerine inşa edilecek olan Web 3.0 dönemi. Hatta öyleki bir çok Web 2 devi kendini çoktan bu yeni döneme adapte etmeye başladı bile. Fakat bu noktaya gelmeden önce dilerseniz World Wide Web’in evrimini daha detaylı inceleyerek Web 3.0’de bizleri nelerin beklediğini daha detaylı anlamaya çalışalım.
Başlıklar
Web 1.0 Nedir?
World Wide Web’in bu ilk versiyonu temel olarak yalnızca okuma yapabileceğiniz fakat üzerinde herhangi bir değişiklik yapmanıza imkan vermeyen belgeleri kullanılabilir bir hale getirmeyi amaçlıyordu. Bu bağlamda Web 1.0’ ın en büyük amaçlarından biri insanların bilgiye daha kolay erişebilmesini sağlamaktı. Bu nedenle bu web sürümü “salt okunur web” olarak da isimlendirilir. Çünkü bu ilk web sürümü Web 2 ile hayatımıza girmiş olan görsel, kontrol ve etkileşim sisteminden yoksundur.
Web 2.0 Nedir?
Web 2.0 dönemini Web 1.0 sürümünün özelliklerinin geliştirildiği, bir başka deyişle statikten dinamiğe adımın atıldığı web sürümü olarak ifade edebiliriz. Web 2 sistemiyle kullanıcıların bilgi ekleyip güncelleyebileceği ve yapılan her düzenlemeyi takip edebileceği bir kullanım kolaylığına kavuşulmuştur. Aynı zamanda yaygınlaşan sosyal medya ağları ile insanlar arası iletişim ve iş birlikleri daha kolay ve hızlı bir hale gelmiştir. Buna ek olarak Web 2.0 ile hayatımıza birçok yeni uygulama girmiştir. Dilerseniz gelin bunları daha derinlemesine inceleyelim:
-
E- Ticaret ( E- Commerce )
Web 2.0 ile günlük yaşamın değişen en büyük ögelerinden biri kuşkusuz insanların satın alma şekli oldu. Amazon, alibaba, ebay gibi birçok web sitesi ile fiziksel pazar çevrimiçi alana taşındı. Özellikle yaşanan pandemi sonrası bu uygulamalara olan rağbet katlanarak artarak alışveriş şeklimizde yeni bir devrim yaşanmış oldu.
-
Sosyal Ağ ( Social Network )
Facebook, Twitter, Instagram gibi dünya çapında milyonlarca insan tarafından kullanılan çeşitli sosyal medya platformları Web 2.0’nin getirdiği en büyük ve en etkili özelliklerden biri oldu. Bu uygulamalar vasıtasıyla insanların birbirleriyle iletişim şekilleri farklı bir boyut kazandı. Aynı zamanda insanlara seslerini birleştirmek ya da çeşitli topluluklar oluşturmak gibi kolaylıklar sağlayarak sosyal hayata inanılmaz bir etki bıraktı.
-
Kullanıcı-Yapımı İçerik ( User- Made Content )
TikTok, Pinterest, likee ve vskit gibi çeşitli uygulamalar aracılığıyla kullanıcılar Web’de ne olduğuna karar verebilme yetisine sahip oldu. Bu sayede kullanıcılar kendi sosyal medya hesaplarından bir nevi küçük birer medya organına dönüşerek diledikleri içeriği üretebilme imkanı elde etmiş oldular.
-
Uygulama Programı Arayüzleri ( Application Program Interfaces )
API adeta Web 2.0’ da kartların tekrar dağıtılmasını sağlayan teknolojidir demek yanlış olmaz. API sayesinde farklı uygulamalar birbirleri ile iletişim kurabilir hale gelmiştir. API’ın çalışma sistemi ise temel olarak şöyledir: Herhangi bir uygulama kullandığınız zaman, bu uygulama internete bağlanır ve verileri bir sunucuya iletir. Sunucu toplanan bu verileri alır, yorumlar ve gerekli işlemleri yaptıktan sonra ise kullandığınız uygulamaya geri gönderir. Bundan sonraki aşamada uygulamanız aldığı verileri yorumlar ve bunu size okunabilir bir formatta sunar.
Dilerseniz API’ların işlevini somutlaştırarak daha iyi anlayabilmemiz için bir örnekle izah edelim. Bir seyahat yapmayı planlıyor olduğunuzu düşünelim. Uçuşunuz için bir havayolu şirketinin web sitesinden bilet almaya karar verdikten sonra kalkış tarihi, yeri, koltuk numarası ve ücreti gibi değişkenleri belirleyebilmek için hava yolunun web sitesiyle etkileşime girersiniz. Ancak eğer doğrudan havayolu şirketinin web sitesi ile etkileşime girmiyor, bunun yerine birden fazla havayolu şirketinin veritabanından bilgi toplayan Expedia veya Kayak gibi bir çevrimiçi seyahat hizmeti kullanıyorsanız ne olur? İşte bu durumda API dediğimiz kavram devreye girmektedir. API, çevrimiçi seyahat hizmeti tarafından havayolunun veritabanından koltuk rezervasyonu, bagaj seçenekleri gibi konularda bilgi talep edilebilecek olan arayüzdür. API havayolundan talebinizle ilgili yanıtı alır ve doğrudan çevrimiçi seyahat sistemine yanıtı gönderir. Bu sayede güncel ve doğru bilgiye sahip olmanızı sağlar.
Web 3.0 Nedir ve Web 2.0’den Farkları Nelerdir?
Web 3.0 World Wide Web’in üçüncü sürümü olarak karşımıza çıkmakta olsa da henüz tam olarak gerekleştirilebildiğini söylememiz mümkün değil. Web 3.0’ın üzerine inşa edileceği kavramlar ise Web 2.0’a nispeten daha insan odaklıdır. Berners-Lee aslında 1990’lı yıllarda Web 3.0’ün üzerinde yükseleceği bazı değerleri açıklamıştı. Bunlardan bazıları Adem-i Merkeziyetçilik ve açıklık gibi insan menfaatlerini daha fazla ön plana çıkaran kavramlardı. O halde gelin Web 3.0’ün en belirgin özelliklerini daha ayrıntılı konuşarak bu yeni sürümün öncekilerden farklı olarak ne vaat ettiğini daha iyi anlamaya çalışalım.
-
Merkeziyetsizlik ( Decentralization )
Bu kavram Web 3.0’ ın önceki sürümlerden en büyük farkı ve en belirgin özelliğidir demek yanlış olmaz. Çünkü Web 2.0 sürümünde bilgisayarlar genellikle tek bir sunucuda sabit bir konumda depolanan bilgileri bulabilmek için http’yi benzersiz web adresleri biçiminde kullanır. Bunun aksine Web 3.0 sürümünde ise her bilgi kendi içeriğine göre bulunduğu bir sistem yürürlükte olduğundan ötürü bilgiler aynı anda birden fazla yerde depolanabilir. Bu da Web 3.0 sisteminin merkezi olmayan bir yapıya sahip olmasını sağlar. Web 3.0 ile, cep telefonları, masaüstü bilgisayarlar, cihazlar, araçlar ve sensörler dahil olmak üzere birbirinden farklı ve giderek daha güçlü bilgi işlem kaynakları tarafından üretilen veriler, kullanıcılar tarafından merkeziyetsiz veri ağları vasıtasıyla satılabilecek ve bu sayede de kullanıcıların sahiplik kontrolünü elinde tutmaları sağlanmış olacaktır.
-
Güvensizlik ve İzinsizlik ( Trustless and Permissionless )
Web 3.0 merkeziyetsiz ve açık kaynaklı yazılımına ek olarak ağ katılımcıların herhangi bir güvenilir aracıya ihtiyaç duymaksızın doğrudan etkileşime girmelerine olanak sağlayacaktır. Aynı zamanda bu ağa herkes bir izne ihtiyaç duymadan katılabilecektir. Diğer bir deyişle, Web 3.0 uygulamaları Blockchain’de veya merkezi olmayan eşler arası ( peer-to-peer ) ağlarda ya da bunların bir kombinasyonu olan ve dApps adı verilen merkezi olmayan uygulamalar üzerinde çalışmış olacaktır.
-
Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi (Artificial İntelligence and Machine Learning)
Web 3.0 sürümünde bilgisayarlar Semantik Web kavramlarına ve doğal dil işlemeye dayalı teknolojiler sayesinde bilgileri insan zekasına benzer bir şekilde algılamaya başlayabilecektir. Buna ek olarak, Web 3.0 sürümü insanların öğrenme biçimini kopyalayabilmek adına verileri ve algoritmaları kullanan, doğruluğunu kademeli olarak artıran ve yapay zekanın bir kolu olan makine öğrenimini de kullanacak.
-
Bağlanabilirlik ve Aynı Anda Her Yerde Bulunabilirlik ( Connectivity and Ubiquity )
Web 3.0’daki önemli özelliklerin ana hatları, ilgi odağını bağlanabilirlik ve her yerde bulunabilir olmaya da çekecektir. Web 3.0 sürümü ekosisteme dahil olan kullanıcılar ve cihazlar arasında kesintisiz bağlantı sağlarken aynı zamanda da her zaman kullanılabilir durumda kalacaktır. İşte bu nedenle “Web3 asla uyumaz” kavramı oldukça yerindedir. Web 3.0 ‘ın bu özelliği kendisini Web 2.0’dan farklı kılan özelliklerin başında gelmektedir.
Web 2.0’dan Web 3.0’a Geçen Şirketler
Web 2.0’dan ve getirdiği yeniliklerden, daha sonra yaklaşmakta olan Web 3.0’dan ve Web 2’den farklı neler vaat ettiğinden bahsetmiş olduk. Bu bağlamda birçok önemli kuruluş ve teknoloji devi geri kalmamak için Web 3.0 alanında çok büyük yatırımlar yapıyor. Dilerseniz gelin bu şirketlerden bazılarına bir parantez açarak daha detaylı bir şekilde inceleyelim.
1. Meta
Meta, bugün Facebook, WhatsApp, Instagram ve Messenger gibi günlük hayatta çok sık kullandığımız önde gelen birçok sosyal ağ hizmetinin sahibi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şirketin adı Ekim ayında, Metaverse boyunca rehberlik sağlama misyonunu daha iyi yansıtabilmek amacıyla Meta olarak değiştirildi.
Meta milyarlarca kullanıcının dikkatini üzerine çekmeyi hedefliyor. Statista’nın yayınladığı bir veriye göre 2022’nin 2. çeyreğinde her gün minimum 2.87 milyar kişi Facebook, Instagram, WhatsApp veya Messenger uygulamalarından en az birini kullandı. Meta Web 3.0’ı üçüncü nesil internete açılan bir kapı olarak gördüğünden bu alana çok ciddi yatırım yapmaktadır. Buna bir örnek olarak tüketicileri Metaverse kavramına daha fazla maruz bırakabilmek amacıyla tasarlanmış fiziksel bir cihaz olan Oculus Quest’e yatırım yapmasını verebiliriz
2. Shopify
Shopify temel olarak milyonlarca perakendeciden sorumlu Kanada merkezli bir şirkettir. Bu şirket NFT ticaret platformunun beta sürümünü 2021 yılında piyasaya sürmüştür. Bu sayede kullanıcıların çeşitli Blockchain’lerde tahsil edilebilir NFT’leri basmasına, hatta satmasına imkan vermiştir. Shopify’ın CEO’su Tobi Lutke ve şirket başkanı Harley Finkelstein Web 3.0 sürümüne olan ilgilerini açık bir şekilde gösterdiler. Hatta Finkelstein YouTube’da yayınlanan bir videosunda şu ifadeleri kullandı:
“Perakende ve ticaretin geleceğinin her yerde, her yüzeyde gerçekleşeceğini düşünüyorum. Bu, çevrimiçi, metaverse, AR veya VR’de olabilir.”
Buna ek olarak Shopify AR satış yeteneğini de dijital alana entegre etme sürecine başladı. Ar satış deneyimi temel olarak konuşma maliyetlerini uzatmak ve minimum getiriyi korumak için bir ticari ürünün gerçekçi ve etkileşimli bir sunumunu sağlamayı amaçlar. Instant Pot, Allbird ve Magnolia gibi şirketler, Shopify’ın AR teknolojisini en çok kullanan üreticiler arasında yer alıyor.
Shopify aynı zamanda artırılmış gerçeklik ile ilgili birkaç patent başvurusunda da bulundu. Bu patentler, artırılmış gerçekliği kullanarak giysi bedenlerini tam olarak önerebilen bir vücut ölçüm sistemi içermektedir. Buna karşılık Shopify’ın NFT programı, kullanıcıların NFT’lerini basmasına ve satmasına olanak tanır. İşlem, Ethereum ve Polygon gibi blockchain teknolojileri kullanılarak yapılabilir . Diğer birçok NFT pazarının aksine, tüccarların ödeme olarak kripto para birimlerini kabul etmesi gerekmez . Bu, Shopify ödemeleri için banka kartlarını, Shop Pay’i ve banka kartlarını kabul edebilecekleri anlamına gelir.
3. Twitter
Dünyanın en popüler sosyal paylaşım platformlarının başında gelen Twitter da Web 3.0’ a odaklanarak bir kaç deneysel adım atmaktadır. Halihazırda NFT’lerle de çalışmaya başlayan Twitter gibi bir platformun Web 3.0 ile ilgili böyle bir adımı elbette muazzam bir etki alanı oluşturmaktadır.
Bu amaç doğrultusunda atılan adımlardan biri de NFT’lerin profil fotoğrafı olarak kullanılması gösterilebilir. Bu sayede kullanıcılar ellerinde bulunan dijital varlıkların sahipliğini gösterebilir. Buna karşılık bu konsepti hayata geçiren tek büyük teknoloji platformu Twitter’dır. Özellikle, Twitter Blue’ya abone olan kişiler , birincil profil resmi olarak bir NFT seçebilecek . Doğrulanmış NFT’lere sahip olanlar, bunları profillerinde bir altıgen olarak göstereceklerdir. Şu an ki konjonktürde Twitter profil resmi olarak bir NFT oluşturmanın önünde pek çok engel mevcut. Örneğin bu engellerden biri bu özelliğin artık iPhone’lara ve Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda’daki kullanıcılara özel olmasıdır. Fakat Twitter, NFT desteğinin yakında Android kullanıcılarına sunulacağını iddia ediyor. Ancak netice ne olursa olsun Twitter’ın NFT’leri benimsiyor oluşu Web’in yeni sürümüne geçiş arzusunu ispatlar niteliktedir.
4. Spotify
Spotify Daniel Ek ve Martin Lorentzon tarafından 2006 yılında hayata geçirilen bir müzik akış hizmetidir. Artan kullanıcı sayısı ile dünyanın en büyük platformlarından birine dönüşen Spotify’ın mevcut kullanıcı sayısı 422 milyonun üzerine çıkmıştır.
İşte bu müzik platformu yöneticiler, mühendisler ve trend geliştirme uzmanları için Web 3 tabanlı açık iş pozisyonları açtı.
Günümüz dünyasında sanatçıların dahi NFT çalışmalarını satışa çıkarmaya başladıkları gerçeğini göz önüne aldığımız takdirde, Spotify’ın da Web 3.0 arenasına çıkışını görmek elbette hiç de beklenmedik bir durum değil. Spotify’ın pazar yerini NFT satışı için açıp açmayacağı henüz belirsizliğini korusa da Snoop Dogg, KinG Leon gibi bazı sanatçılar müzik NFT satışlarıyla şimdiden başarı elde etmeye başladılar.
5. Microsoft
Bilindiği üzere Microsoft dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinin başında gelmektedir. Bu bağlamda Microsoft Astar Incubation programı vasıtasıyla Web 3.0 geleceğini inşa etmek amacıyla Astar Network’e destek olacağını açıkladı.
Bu ortaklık aracılığıyla Microsoft Astar Incubation programı işletmelerine çeşitli araçlar ve mentorluk ağı ve pazarlama yardımı gibi desteklerde bulunacaktır.
Microsoft blockchain pazarının bir parçasını elde edebilmek için başta Meta olmak üzere birçok teknoloji deviyle rekabet etmektedir. Microsoft bu rekabetin bir parçası olarak dünyanın en popüler blockchain cüzdanı Metamask’ın itici gücü olan Consensys’i destekledi ve 450 milyon dolarlık bir yatırım turuna katılarak startup’ın piyasa değerini 7 milyar dolar seviyelerine kadar çıkardı. Microsoft , Astar Ağı aracılığıyla Ethereum ile rekabet eden ek bir akıllı sözleşme teknolojisi olan Polkadot ile de ilgilendiğini ifade etti. Elbette tüm bu gelişmeler Microsoft’un Web’in yeni sürümüne ciddi bir hazırlık içinde olduğunu gösterir niteliktedir.
Sonuç olarak yazımızda Web 1.0’ dan başlayarak World Wide Web’in Web 2.0 evresinden nasıl geçtiğini ve şuan, yeni bir dönemin eşiğindeyken Web 3.0 ‘dan neler beklenebileceğinden söz etmiş olduk. Her ne kadar Web 3.0 henüz tam anlamıyla hayata geçirilebilmiş olmasa da Microsoft, Meta, Spotify gibi birçok teknoloji devinin bu yeni döneme ciddi bir hazırlık içinde oluşu gidilen noktanın neresi olduğu konusunda zihnimizde daha net fikir oluşmasını sağlamaktadır. Umarız yazımız da, bu sanal evreni ve evrildiği noktayı zihninizde daha berrak bir noktaya taşımanıza yardımcı olabilmiştir.
Kaynak:
“Bitcoin ve Enerji Tüketimi” başlıklı yazımızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.