Eğer fırsatınız olsaydı bir endüstrinin ne kadar enerji tüketme hakkı olduğuna karar verebilir miydiniz? Ya da bu kararı alırken hangi parametreleri göz önünde bulundururdunuz? İnsan varoluşu itibariyle menfaatleri için çabalayan, çeşitli hedeflere sahip olan ve hayallerine ulaşabilmek için de gerekirse bazı zorluklarla karşılaşmayı göze alabilecek bir varlıktır. Dolayısıyla insan ve onun oluşturduğu aile, toplum, kurumsal ve tüzel her yapıda pragmatistik, fayda odaklı bir yaklaşım görülebilmektedir. Eğer ulaşmak istediğiniz nokta size vazgeçtiklerinizden daha fazlasını vaat ediyorsa bazı şeylerden feragat etmeniz elbette ki olasıdır. İşte bu noktada Bitcoin ve diğer kripto paralar da farklı bir pozisyonda konumlandırılmamalıdır.
Eğer Bitcoin’i ve temsil ettiği ekosistemi yalnızca bir saadet zinciri veya kara para aklama aracı olarak görmüyor, ona bundan daha kıymetli bir paha biçiyorsanız onun için gözden çıkarabilcekleriniz de o nispette artacaktır. Tabi ki böyle bir teknolojiyi hayata geçirmeye veya onun bir parçası olmaya niyetlendiyseniz var olan konjonktürde sizi en büyük maliyet olarak enerji tüketimi karşılayacaktır. İşte bu noktada geriye tek bir soru kalıyor: Peki Bitcoin buna değer mi? O halde gelin Bitcoin’in ne kadar enerji tükettiğini derinlemesine inceleyip bu tüketime değip değmeyeceğine birlikte karar vermeye çalışalım.
Başlıklar
Bitcoin Ne Kadar Enerji Tüketiyor?
Cambridge Alternatif Finans Merkezi’nin ( CCAF ) 2021 yılında yaptığı bir araştırmaya göre Bitcoin işlem başına 707 kilovat saat enerji tüketiyor. Bu oran yıllık bazda ise mevcut küresel elektrik tüketiminin yüzde % 0.55’ine tekabül eden 110 terawatt (TWh) saattir. Fakat bu tüketim miktarı Mayıs 2022 itibariyle yıllık 150 terawatt saatin üzerine çıkmış durumda. Bu miktarın Malezya ve İsveç gibi nispeten küçük çaplı bazı ülkelerin yıllık enerji çekiş miktarına eşit olduğunu, hatta Norveç’in yıllık tüketiminin de üzerinde olduğunu söyleyerek tüketimin büyüklüğünü somutlaştırabiliriz.
Kavramsal olarak Bitcoin’i ya da diğer kripto para birimlerini ele aldığımız takdirde bu miktarlar çok afaki gözüküyor olabilir. Sonuçta teknolojinin geldiği noktada bir Bitcoin almak veya satmak istediğimiz zaman telefonumuzla birkaç dakikalık işlemler yaparak bunu rahatlıkla başarabiliyoruz ki bu da hiç de devasa bir enerji tüketimi olarak gözükmüyor. Peki o zaman bu çılgın enerji tüketimi Bitcoin endüstrinin neresinde? Eğer bunu cevaplamak istiyorsak gözümüzü Bitcoin madenciliğine doğru yöneltmemiz yeterli olacaktır.
Bitcoin Madenciliği ve Enerji Tüketimine Etkisi
Bitcoin madenciliği ile nasıl, ne kadar enerji tüketildiğini anlayabilmek için öncelikle Bitcoin madenciliğinin temel olarak ne olduğunu ve nasıl çalıştığını özetlemek faydalı olabilir. Bitcoin, blockchain denen bir sistem tarafından desteklenmektedir. Blockchain teknolojisi ise basit bir ifadeyle bir ağ üzerindeki tüm işlemlerin “merkezi olmayan” defteri şeklinde açıklanabilir. Diğer bir deyişle, onaylanmış işlem grupları birlikte bir blok oluşturur ve bir zincir oluşturmak için birleştirilir. İşte Bitcoin madenciliği dediğimiz kavram da tam anlamıyla bu zincire bir blok ekleme işlemi olarak özetlenebilir. Yani bitcoin madenciliği, para birimindeki işlemleri doğrulayan son derece karmaşık matematik problemlerini çözerek yeni bitcoinler oluşturma sürecidir.Bir bitcoin başarılı bir şekilde çıkarıldğında ise madenci önceden belirlenmiş miktarda bitcoin almış olur.
Tabi bahsetmiş olduğumuz bu işlem doğrulama süreci, yani Proof of Work ( iş kanıtı ) mutabakat mekanizması oldukça energy-intensive ( yoğun enerji gerektiren ) bir prosestir. Özellikle çok sayıda bilgisayarın karmaşık matematik problemlerini en hızlı şekilde çözmek için yarışa girmeleri ve Bitcoin madenciliğine olan rağbet arttıkça bu ekipman kalitelerinde ve sayısındaki artış doğal olarak enerji tüketimine de yansımıştır. Bu durumun da işin olumsuz yansımalarından biri olduğu oldukça açıktır. Netice aynı anda binlerce bilgisayarın yarıştığı bu sistemde yalnızca tek bir kazanan olacaktır. Bu durum da yarışa girip, mining yapabilmek için elektrik enerjisi harcayan geri kalan bütün bilgisayarların tüketiminin boşa gitmesi anlama gelmektedir. Buna ek olarak her bitcoin işlemi için harcanması gereken zaman yaklaşık 10 dakika olduğundan ciddi bir zaman kaybından da söz etmek mümkündür.
Bu nedenlerden ötürü Bitcoin ve temsilcisi olduğu tüm ekosistemin faydalı ve insanlığın gelişmesi için gerekli olduğuna inananlar kadar sebep olduğu karbon salınımıyla çevreye verdiği zarardan başlayarak zaman kaybına kadar birçok sebepten ötürü, en önemlisi ise neden olduğu bu büyük enerji “israfı” dolayısıyla zaralı bulanlar da vardır. Bu noktada aklımıza “ bu yüksek enerji tüketimi ve karbon salınımının bir çözüm yolu yok mu?” sorusu gelebilir. O zaman dilerseniz gelin bu problemin önüne geçmek ya da sonuçlarını hafifletebilmek için neler yapılabilir daha ayrıntılı bir biçimde inceleyelim.
1-Proof of Stake Sistemine Geçiş
Çok yakın bir dönemde, Eylül 2022’de Ethereum’un da geçtiği Proof of Stake mekanizması blokları doğrulayabilmek amacıyla madencilik olarak adlandırılan ve “energy-intensive” yani çok fazla enerji gerektiren bilgi işlem gerektirmemesi yönüyle Proof of Work sisteminden farklılık göstermektedir. Yani basitçe ifade etmemiz gerekirse, Proof of Stake mekanizması rekabetçi hesaplama kavramını ortadan kaldırdığından ötürü enerjiden tasarruf sağlamış olur. Yani Proof of Work sisteminin çalışma prensibinin aksine her bilgisayarın her seferde tek bir karmaşık bulmaca üzerinde çalışmasına olanak tanır. Bu sayede Ethereum’un Proof of Stake mekanizmasina geçmesi ile birlikte Ethereum tabanlı tokenlarının ve blok zincirlerinin enerji tüketimini yaklaşık %99.95 gibi çok ciddi bir oranında azaltması beklenmektedir.
2-Pre-Mining ( Ön Madencilik )
Kimi kripto para birimleri yüksek maliyetli bilgi işlem sürecinden kaçınmak için madencilik öncesi işlemleri başlatmıştır. Pre-Mining dediğimiz bu süreç temel olarak Fiat para birimlerine benzer bir sistemde çalışmaktadır. Merkezi bir otorite herhangi bir öğeden belirli bir miktarda oluşturur. Bunun ardından dünyada olup biten gelişmelere bağlı olarak onu dikkatli bir şekilde ekonomiye bırakır. Bu sistemlerde işlemler, para biriminin blok zinciri kaydına eklenmeden önce merkezi olmayan bir doğrulayıcı ağı tarafından doğrulanmaya devam eder, ancak işlemde yer alanlar, doğrulayıcıların çabalarını telafi etmek için küçük bir işlem ücreti ödemek zorunda kalabilir Elbette Bitcoin’i Proof of Stake ya da Pre-Mining gibi sistemlere geçirmek düşünüldüğü kadar kolay değildir. Bunu başarabilmek için öncelikle bütün madencilerin elektriksel olarak verimsiz ve yavaş dahi olsa halihazırda çalışan bir sistem varken başka bir sisteme geçmeye ikna olması gerekmektedir.
3-Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Yönelme
Kripto madenciliğine güç sağlayabilmek için yenilenebilir enerjiye yönelmek de elbette enerji tüketim maliyetlerini çok ciddi oranda düşürecektir. Bu yenilenebilir enerji kaynaklarının başında tabiki güneş enerjisi gelmektedir. Halihazırda dünya elektriğinin %3’lük bir kısmı güneş enerjisi vasıtasıyla temin edilmektedir. Buna ek olarak güneş enerjisi ile bitcoin madenciliğinin desteklenmesi fikri girişimciler tarafında da ciddi yankı uyandırmaktadır.
Bununla beraber rüzgar enerjisi de kripto madenciliği için biçilmiş kaftanlardan biri olarak gösterilmektedir. Çünkü alternatiflerine nispeten uzun ömürlü oluşu ve bakımının kolay olması rüzgar enerjisi kullanımını çok daha karlı bir pozisyona taşımaktadır.
Güneş enerjisi ve rüzgar enerjisine ilaveten hidroelektrik enerji de aynı amaçla kullanılabilecek yenilenebilir enerji kaynakları arasında yer almaktadır. Hidroelektrik enerjiden yararlanmanın en büyük avantajlarından biri enerji çıkarma verimliliğinin çok yüksek olmasıdır. Aynı zamanda hidroelektrik enerji diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına nispeten karbon ayak izini en çok koruyan yöntem olarak öne çıkmaktadır.
Sonuç olarak Bitcoin’in ne kadar enerji tükettiğinden, tüketilen bu enerjinin hangi yollardan temin edildiğinden ve bu yolların alternatiflerinden bahsetmiş olduk. Her ne kadar Bitcoin’in tükettiği enerjinin büyüklüğü bariz olsa da bu enerjinin israf mı yoksa yerinde kullanılmış bir kaynak mı olduğu hala bir tartışma konusu. Umarız konu ile ilgili bu yazımız sizin de bu tartışmanın bir parçası olmanıza yardımcı olmuştur.
Kaynak:
“Ethereum Nedir” başlıklı yazımızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.