Yaratıcılar yapay zekanın geçim kaynakları üzerindeki etkisinden endişe ederken, Ermenistan’ın başkenti Erivan’da düzenlenen WCIT 2024 konferansında düzenlenen bir panelde, insanların hala yaratıcılığın ustaları olduğu vurgulandı.
Yaratıcı endüstri, eserlerinin egemenliğini korumak için AI geliştiricilerine karşı mücadele ediyor.

Yaratıcılar arasında, Kuzey Amerika’da büyük davalara yol açan yapay zeka modeli eğitimi sırasında telif hakkı ihlali sorunları da endişe yaratıyor. Bir diğer büyüyen endişe ise, görüntü, metin ve hatta müzik besteleri üretebilen yapay zekaya iş fırsatlarını kaybetme olasılığı.
Suno AI gibi niş araçlar , nispeten karmaşık müzik bestelerini dakikalar içinde yaratabilirken , Google ve Meta gibi büyük teknoloji devleri, kendi müzik odaklı büyük dil modellerini piyasaya sürdüler.
Bu gelişmeler ışığında müzisyenler geleceklerini sorguluyor. Ermenistan’ın Erivan kentinde düzenlenen 2024 Dünya İnovasyon ve Teknoloji Kongresi’nde endüstri uzmanları ve müzisyenlerden oluşan bir panel, bu yaratıcı ve teknolojik kavşağın potansiyel sonuçlarını tartıştı.
Başlıklar
Yapay zekanın müzik üzerindeki etkisini anlamak
Ermeni müzisyen ve yapımcı Nick Egibyan, endişelerini açıkça dile getirerek, “Aslında dürüst olmak gerekirse AI, bir aranjör ve müzik yapımcısı olarak şu anda yapabildiğim her şeyi aynı düzeyde yapıyor.” dedi.
Yakın zamanda “tüylerini diken diken eden” bir parçayı dinlediğini ve ardından bir yapay zekanın onu ürettiğini keşfettiğini hatırladı. “Bence harika,” dedi. “Sadece işsiz kalmaktan korkuyorum.”
Müzik ve teknoloji alanında uzman olan Matthias Röder, müziğin günümüzde geldiği noktayı değerlendirirken, sanat dünyasındaki bir paralelliğe işaret etti. Röder’e göre, Jackson Pollock gibi modern sanatçıların eserleri karşısında birçok kişi, kendi de benzer çalışmalar yapabileceğini düşünmüştür. Ancak, önemli olan bu düşünceyi pratiğe dökmek ve özgün bir eser ortaya koymaktır. Röder ekledi:
“Şimdi harika bir şarkı duyuyoruz ve ‘Ah, ben de aynısını yapabilirdim.’ diyoruz. Evet, ama yapmadınız. Fikriniz yoktu. Vizyonunuz yoktu. Sanatçı olmanın anlamı budur ve AI bunu bizden alamaz.”
Röder, AI yardımıyla giderek daha fazla insanın yaratıcı vizyonlarını ortaya koyabildiği ve insanların bu vizyonlarını çalmadığı bir gelecek gördüğünü söyledi.
Ünlü Ermeni besteci ve şef Sergey Smbatyan, yapay zekanın rutin görevleri yerine getirerek üretkenliği artırabileceğini ve müzisyenlerin çalışmalarının daha değerli yönlerine odaklanmalarını sağlayabileceğini vurguladı.
Müzikal açıdan, insan zihninin engin yeteneklerini tanımlayan benzersiz vizyonları üretme yetkisi hâlâ insanlarda, geri kalanını ise AI yönetebiliyor.
Yapay zeka tarafından üretilen müzikte duygusal yankılanma
Ancak bu, yapay zekanın müzik üretmeyeceği anlamına gelmiyor ve büyük ihtimalle insanlar düzenli olarak müzik tüketecek.
O zaman şu soru ortaya çıktı: Bu müzikten bir şey hissedebilecek miyiz?
Röder, müziğin duygusal etkisinin kaynağının dinleyici olduğunu vurguladı. Müzik dinlerken duyguların harekete geçtiğini belirten Röder, yapay zekanın da benzer bir etki yaratabileceğini, yani insan bestecileri gibi duygusal müzikler besleyebileceğini ifade etti.

Bu süreci, geçmişte belli duyguları yaratmak için işe yarayan kalıpları müzikteki yeni buluşlara uygulamak ve müziğin dinleyicide duyguları nasıl harekete geçirebileceğine dair bu bilgiden yararlanmak olarak tanımladı.
Röder, yapay zekanın müzik üretimindeki rolünü değerlendirirken, insan rehberliğinin önemine vurgu yapmıştır. Ona göre AI ile geçmişteki müzikal kalıpları analiz edip yeni müzikler üretilebilir ancak bu süreçte insan yaratıcılığının dokunuşuna ihtiyaç duyar ve insanlar yapay zekanın ürettiği müzikleri daha heyecan verici hale getirebilirler.
Bu nedenle, “Yapay Zeka’nın sahip olduğumuz en büyük müzik eğitimi aracı” olduğuna ve aynı zamanda “müzikal yaratıcılığı teşvik etmek” için harika bir araç olduğuna inanıyor.
Bizi sosyal medyamızdan takip etmeyi unutmayın.
Bir sonraki habere buradan ulaşabilirsiniz.